sosyoloji ,organik yaşam,seyehat

22 Şubat 2014 Cumartesi

♥♥ ANADOLU PEDAGOJİSİ NEDİR? ÇOCUĞUMU BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE NASIL YETİŞTİREBİLİRİM?? BU KONUYLA İLGİLİ ADEM GÜNEŞ ARŞİVİ ♥♥



ANADOLU PEDAGOJİSİ



İnsanlığı zirvelere taşımış terbiye yöntemi
Osmanlı Devletinin bir kum torbasının boşaldığı gibi bütün değerlerinin santim santim tarumar olduğu günlerde, yerlere saçılan altın tozlarından biri de göz kamaştırıcı bir tarihi geçmişi bulunan “pedagoji” bilimi idi.
Osmanlı’nın yıkılışı ile birlikte yüzyıllardır büyük bir özenle oluşturulan, en hasas ellerde damıtılarak berraklaştırılan “muhteşem insan” yetiştirme sanatı da göz göre göre yok olup gidiyordu, bir daha geri dönmemek üzere…
Ve bir zamanların Alparslanları, Fatih’leri, Yavuz’ları, Yunus’ları yetiştiren Taptuk Emre’ler bir hikâye kahramanı gibi çizgi hikâyeciklere dönüşmekte geç kalmamıştı.
Hâlbuki Anadolu toprakları göz kamaştırıcı güzellikte insanlar yetiştiren bir merkezdi… bu merkez daireye kim girerse girsin, hangi dinden olursa olsun, hangi etnik köken olduğu da fark etmez, insan olmanın zirvesinde kimliğe bürünüyordu… Anadolu toprakları

KIZ ÇOCUĞU OLAN CENNETE NASIL GİRER??

Günümüzde Peygamber Efendimizin (a.s.m.) bir hadis-i şerifine binaen üç kızı olana, “Cennet garanti desene!“ denir...





 Günümüzde Peygamber Efendimizin (a.s.m.) bir hadis-i şerifine binaen üç kızı olana, “Cennet garanti desene!“ denir. Genellikle böyle bir iltifat tebessümle karşılanır. Üstelik müjdeyi O (a.s.m.) vermişse tereddüde gerek var mı? Yok olmaya yok da, acaba bu müjdeye nail olmanın şartları nedir? Böyle bir nimete kavuşmak için nasıl bir annelik, babalık gerekiyor, ne gibi bir sorumluluk isteniyor?
Hadis çok meşhurdur. Neredeyse bilmeyen, duymayan yok sayılır. Birisiyle tanışırken, söz çoluk çocuğa geldiğinde karşı taraf sorar, “Kaç çocuğunuz var?“ Sizin de üç kızınız varsa, hemen müjdeyi hatırlatır: “Ooo, maşaallah, cennet garanti desene!“
Böyle bir iltifatı reddedecek haliniz yoktur. Gülümseyerek, “İnşaallah, Allah nasip etsin“ der, kabullenirsiniz.
Üç tane kızın var mı, var, gerisini düşünme, artık sen Allah’ın “en özel“ kullarından birisin. Üstelik müjdeyi Peygamberimiz (a.s.m.) vermişse tereddüde gerek var mı?
Yok olmaya yok da, mesele bu kadarıyla bitiyor mu? Bunun şartları nedir? Böyle bir nimete kavuşmak için nasıl bir annelik, babalık gerekiyor, ne gibi bir sorumluluk isteniyor; asıl önemli olan da bu değil mi?

Nebevi müjde
Bu konuda nakledilen birkaç hadis var. Sahih hadis kitaplarında rivayet edilir.
Hadislerde sadece üç kızdan söz edilmez, iki kızı olana da aynı müjde verilir. Hatta kızları olmayıp iki veya üç kız kardeşi olanlar da “cennetlikler“ içinde yer alır.
Hadislerin metni şöyle:
"Kim üç kız veya üç kız kardeş veya iki kız kardeş veya iki kız yetiştirir, terbiye ve eğitimlerini eksik etmez, onlara iyi davranır ve evlendirirse cenneti hak etmiştir." (Tirmizî, Birr: 13)
İkinci hadiste Peygamberimiz  (a.s.m.) müjdeyi beden diliyle de pekiştirir ve der ki:
“Kim iki kız çocuğunu besleyip büyütüp terbiye eder, yetiştirirse ben ve o, şu ikisi gibi cennete gireceğiz” buyurur ve iki parmağını birleştirerek gösterir. (Müslim, Birr: 147,149)
Şu üçüncü hadis ise konu hakkında daha farklı bilgiler ve şartlar içerir:
"Kimin iki kızı olur da bunları öldürmez, alçaltmaz, erkek çocuklarını bunlara tercih etmezse, Allah onu cennete koyar." (Ebu Davud, Edeb: 130)
Her üç hadiste de Peygamberimiz (a.s.m.) kız çocukları olan anne-babaları cennette “yanına” alırken, şu iki hadiste de aynı anne-babanın cehennemden kurtulacakları bilgisini verir:
“Kim ki üç tane kız çocuğu olur da, bunlara sabreder (çocuklarının kız olduğundan şikâyet etmez), varlığından onlara yedirir, içirir ve giydirirse, Kıyamet günü o kız çocukları onun için cehennem ateşine karşı perde olurlar.” (İbni Mace, Edeb: 3)
Konunun biraz daha açılması için Efendimizin (a.s.m.) hane-i saadetinde yaşanan şu anlamlı hatırayı da arz edelim:
Hz. Âişe Annemiz anlatıyor:
"Yanıma bir kadın girdi. Beraberinde iki kız çocuğuyla geldi, bir şeyler istedi. Aksi gibi yanımda bir tek hurmadan başka bir şey yoktu. Onu verdim. Kadın aldı ve ikiye bölerek kızlarına taksim etti. Kendine pay ayırmadı, çıkıp gittiler. Ardından Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem girdi. Durumu ona anlattım. Dedi ki:
’Kim bu şekilde kızlarla imtihan edilir, o da onlara iyi davranırsa, kızlar onun için ateşe karşı perde olurlar.’” (Buharî, Zekât: 10, Edeb: 19; Müslim, Birr: 147; Tirmizî, Birr: 13)
Hadisler, ilk bakışta insanın içini açıp rahatlatıp tatlı bir müjde veriyor, ancak bu müjdeyi hak etmenin hiç de öyle kolay bir şey olmadığı açıktır.
Çünkü Peygamberimizin yerine getirilmesini istediği şartlar çok önemli ve ağır sorumlulukları gerektiriyor; bunlar yapılmadığı zaman böyle güzel bir sonuca ulaşmanın çok zor olacağı anlaşılıyor.
Hadislerde yer alan ifadelere dikkat ettiğimizde yer alan şartlar şu şekilde sıralanıyor:
1.  Kız çocuklarını yetiştirirken eğitim ve terbiyelerini eksik etmemek. Onları gereken bilgiyle donatmak, dinî ve manevî ihtiyaçlarını karşılamak, güzel bir ahlak ve edeple süslemek ve hayata hazırlamak…
2.  İmkânlar ölçüsünde onları kimseye muhtaç etmeden rızıklarını temin etmek, giyim kuşam gibi maddî ihtiyaçlarını karşılamak…
3.  Hayatlarını korumak, onları tehlikelerden uzak tutmak, namus ve şereflerini muhafaza etmek gibi namus ve can güvenliklerine dikkat etmek…
4.  Kız olduğunu başına kakma gibi bir yanlışa girmemek, onları küçümsememek, “kız evladına sahip olmaktan” dolayı herhangi bir şikâyette bulunulmamak, özellikle erkek çocuklarını onlardan üstün tutmamak; erkek çocuklarına hangi imkânlar sunuluyorsa, kız çocuklarına da aynı imkân ve fırsatı tanımak…
5. Son olarak da evlilik çağına geldiklerinde onları evlendirilmek, bir yuva sahibi yapmak…


Günümüzün Cahiliye âdeti
Hadislerinde bu şartları belirleyen Sevgili Peygamberimiz, kendisini “Ebü’l-Benat“ olarak tanıtır, “Kızlar Babası“ olmakla iftihar ederdi.
Peygamberimizin sırasıyla Zeynep, Ümmü Gülsüm, Rukiyye ve Fatıma adında dört kızı vardı. En küçükleri Hz. Fatıma idi.
Hz. Fatıma Peygamberimizle daha çok birlikte oldu. Çünkü diğer üçü daha önce evlenip evden ayrılmışlar ve daha önce vefat etmişlerdi. Peygamberimizin irtihaline kadar hayatta kalan tek kız evladı Hz. Fatıma idi. Bundan dolayı Peygamberimizin kızlarıyla olan yakınlığını Hz. Fatıma’nın şahsından görüyoruz.
Hz. Fatıma, Peygamberimizi ziyaret ederdi. Huzuruna varınca Peygamberimiz sevgili kızının ellerinden tutar, onu öper ve yanı başına oturturdu. Peygamberimiz de “Kendinden bir parça olarak” gördüğü Hz. Fatıma’yı ziyaret ettiğinde, Hz. Fatıma ayağa kalkar, muhterem babasını karşılar, ellerinden tutar, öper ve yanına otururdu.
Peygamberimizin gerek Hz. Fatıma ile gerekse başta Hz. Zeynep olmak üzere diğer kızlarıyla olan baba-kız ilişkilerini incelediğimizde onlara mükemmel bir babalık yaptığı gibi, Hz. Hatice’nin vefatı sonrasında da onlara annelerini aratmamış, her fırsatta yanlarında olmuş, gözü gibi korumuş, canı gibi sahip çıkmış, dininde ve davasında onları hep yanında hazır bulundurmuştur.
Böylece mübarek sözlerinde işaret ettiği şartları ideal anlamda bizzat kendisi uygulamış, aile hayatında tatbik etmiştir.
İslam öncesi Arap toplumunda, kız çocuğu dünyaya gelen bir baba, başına büyük bir felaket gelmiş gibi utancından “kaçacak delik” arardı. Onların bu durumunu ayet şöyle tasvir ediyor:
“Oysa onlardan biri kız çocuğuyla müjdelendiği zaman öfkeden yüzü simsiyah kesiliverir.
Kendisine verilen müjdenin utancıyla kavminden saklanır. Zilletine katlanıp onu elinde mi tutsun, yoksa toprağa mı gömsün? Bakın, ne kötü bir şeye hükmediyorlar!” (Nahl, 16:58,59)
Peygamberimizin “kız çocuğu olanları cennetle müjdeleme”si, bu alanda ne kadar büyük bir inkılap/değişim yaptığını bu ayetle birlikte düşünmek gerekiyor.
“Diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda: ‘Günahı neydi de, öldürüldü?’” (İnşikak, 81:8,9) ayetlerinde anlatılan vahşeti de yine Peygamberimizin kız çocuklarına sahip çıkmasıyla anlamak lazım.
Bugün ise halen kız çocukları olduğunda bazı ailelerin suratı asılıyor; ayrıca gerek eğitim, gerekse miras taksimi gibi mal tahsisinde ve paylaşımında kızlar aleyhine bir uygulama oluyorsa, bu kişilerin Peygamberimizin “müjdesini” hak edip etmediklerini düşünmek lazım…
Kaderin bir cilvesine bakınız ki, son zamanlarda anne adayları tarafından kız çocukları daha çok aranır ve istenir olmuştur.  Çünkü gerek erkek çocuklarının eğitiminin zorluğu, gerekse anne-babalar bakıma muhtaç duruma geldiklerinde kızlarının yanında daha çok rahat ediyorlar.
Geçen gün bir yakınımdan duymuştum. Namazdan sonra cami çıkışında yaşlı insanlar kendi aralarında konuşurken birbirlerine “Kızın var mı kızın?” diye soruyorlarmış. “Evet, var” diyene, “Merak etme, rahat edersin” diyerek imreniyorlarmış.
Kız çocuklarının eğitiminde erkek çocuklardan farklı olarak neye dikkat edilmesi gerektiğine Peygamberimiz şu sözleriyle işaret ediyor:
“Kız çocuklarını hakir görmeyiniz. Şüphesiz onlar, cana yakın ve kıymetlidirler.”  (Müsned, 4:151)
Bu hadisin izahı kabilinden Bediüzzaman Hazretleri, “Kız şefkat ve cemalin mazharı olduğundan, erkek çocuğundan daha ziyade sevilir. Bahusus bu zamanda ebeveyn hakkında kızlar daha mübarektir. Çünkütehlike-i diniyeye çok maruz olmuyorlar” derken, bu konuda şu hadisi hatırlatır:
Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam ferman etmiş ki: “Oğlan çocuğunu seviniz.”
Demişler. “Kızları niçin istisna ettin?”
Ferman etmiş ki: “Kızlar kendi kendini sevdirirler, onlar fıtraten sevimlidirler.” (Barla Lahikası, s. 469; Hadis için: el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:54)

Geleceğe yatırım
Kız çocuklarının eğitimleri üzerinde ciddi olarak durmak ve onları yetiştirip hayata hazırlamak, bir yönüyle erkek çocukları için de bir “yatırım” anlamına geliyor. Çünkü iyi yetişmiş kız çocukları ileride anne olduklarında kendi oğullarını daha bilinçli olarak yetiştireceklerdir. Böylece “kız çocuğu eğitimine yatırım yapmakla” ailelerin şimdisi ve geleceği emin ellere teslim edilmiş oluyor.
Burada hemen akla Hz. Meryem geliyor. Hz. Meryem’in annesi İmran’ın kızı hamile kaldığında Allah’tan bir erkek evlat ister. Doğan çocuk kız olunca “Erkek, kız gibi olmaz. Onun adını Meryem koydum; onu ve neslini kovulmuş şeytanın şerrinden koruman için sana sığındım” der. Ayetin devamı şöyle: “Rabbi onun duasını güzel bir şekilde kabul etti ve Meryem’i güzel bir çiçek gibi yetiştirdi.” (Âl-i İmrân, 3:36, 37)
Hz. Meryem’in annesi erkek çocuk umarak dua etmişti; Allah ise onun adağını aynıyla değil, daha güzel bir şekilde kabul ederek ona Hz. Meryem gibi bir kız çocuğu verdi. Onun Meryem için ettiği duayı da bir güzellikle kabul ederek, Hz. Meryem’i Hz. İsa gibi bir peygamberin annesi yaptı.
Efendimizin kendi eliyle yetiştirdiği Hz. Fatıma ise kıyamete kadar gelecek olan ve insanlık tarihinin övünç kaynağı olan “Seyyidler/Şerifler” olarak anılan Ehl-i Beyt neslinin annesi olmuştu. Başta Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin olmak üzere ve onların evlatları İslam’ı çağımıza kadar taşımışlar ve kıyamete kadar aynı görevi sürdürecekler.
Bütün mesele “Meryem’lerin” ve “Fatıma’ların” sayılarını arttırıcı evlatlar yetiştirmektir.
Bu iş zor mu, zor, hem de çok zordur. Fakat “Cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değildir.”

21 Şubat 2014 Cuma

♥ ZERDEÇAL'Lİ PİRİNÇ PİLAVI ♥




MALZEMELER

  • 1 s.br pirinç
  • 1 s. br tavuk suyu
  • 1 t. k tuz
  • 1.y.k zerdeçal
  • 1 avuç maydanoz
  • 1 y.k tereyağ
YAPILIŞI

! İÇKİ SATILAN YERDEN ALIŞVERİŞ YAPMANIN HÜKMÜ !


İçki Satılan Yerden Alışveriş Yapmanın Hükmü Nedir?
Günümüzde alkollü içkiler maalesef en küçük bakkala kadar birçok yere girmiş durumda. Dinimizin belirlediği haram-helal noktasında düşünüldüğünde endişe verici bir sonuç ortaya çıkıyor.
İçki satan büfe, bakkal ve marketlerden alışveriş yapma meselesi pek huzur verici değildir. Bu yüzden, mümkün olduğu kadar, zarurî ihtiyaçlarda içki bulundurmayan yerlerden alışveriş yapmayı tercih etmeliyiz. Ancak zaruret hali ayrıdır. Meselâ, bulunduğu yerde içki satmayan bir bakkal bulunmayan ya da yolculuk esnasında zarurî ihtiyacı olan bir Müslüman, tabii ki, onlardan bu ihtiyaçlarını alma zorunda kalacaktır.
Alışverişte esas olan, verdiğiniz ile aldığınızın helal olmasıdır. Bu yönden bakıldığında, siz helal olan paranızı veriyorsunuz, karşılığında da helal olan gıda maddesini alıyorsunuz. Ne verdiğinizde haram var, ne de aldığınızda. Öyle ise alışverişiniz sahihtir, bir haramlık söz konusu değildir. Bunda bir şüphe yoktur. Size helal mal satan market, başkalarına da haram mal satıyorsa bu onun sorunudur. Sizin helal alışverişinize bundan bir haram karışması söz konusu olmaz.
Gelelim, içki gibi haram şeylerin satıldığı yerlerden alışveriş yaparak içki satışına destek vermiş olma konusuna…
Aslında düşünülmesi gereken konu, işte bu helal alışverişle haram satana destek vermiş olma konusu olsa gerektir.
Acaba gerçekten de bazı helal alışverişlerde haramı desteklemek de söz konusu oluyor mu?.. Burası düşünülmesi gereken konu!.. Şayet böyle bir durum söz konusysa, Maide Sûresi’nin ikinci ayetinin ikazı burada bizi düşündürür:
“İyilikte ve faydalı şeylerde destek verin, yardımlaşın, fakat kötülükte, düşmanlıkta destek vermeyin, yardımlaşmayın!..”
Başka bir ayette ise şöyle geçmektedir.
İyi ve kötü işe aracılık eden ondan bir pay alır. Allah her şeyin karşılığını verir.
| Kur’an-ı Kerim, Nisa Suresi 85. Ayeti Meali
Kısacası içki satan yerden alışveriş yapmanız vesile olmanız açısından risklidir bu yüzden sadece zorunluluk olduğu taktirde böyle yerlerin kullanılması caiz olur.
Bir bakkal, büfe içki satıyor diye “siz” ondan alış veriş yapmayarak kişisel tepkinizi ortaya koyabilirsiniz. Sizin oradan alış veriş yapmamanızdan zarar görmeyebilir ancak siz gibi herkes bu hassasiyette olduğunda böyle haramların satış yapıldığı yerler azalacaktır.
Enes radıyallâhu anh’tan gelen rivayete göre
“Allah’ın Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem sarhoşluk veren içki ile ilgili olarak on kişiye lanet etmiştir: “Sıkana, sıktırana, içene, taşıyana, taşıtana, sunana, satana, parasını yiyene, satın alana ve satın aldırana.”
| Tirmizî, Büyû 59.
not:MEKTEBİ SUFFA SAYFASINDAN ALINTIDIR....

19 Şubat 2014 Çarşamba

♥ BALLI ZERDEÇALLİ ELMA ÇAYI (KOMPOSTOSU) ♥

Öncelikle herkese hayırlı ve sağlıklı günler diliyorum.Bugün eşimin rahatsızlıgı dolayısıyla böyle bir çay yapmak aynı zamandaa yenmeyen elmaları değerlendirmek niyetiyle bu çayı yapma fikri çıktı ortaya...Umarım siz de vucudunuz kırgın oldugunda  yapıp içer ve şifa görürsünüz. Kolay gelsin....

MALZEMELER:

  • 3-4 ADET ELMA (KABUKLARI İLE)
  • 10 DET KARANFİL
  • 2 ADET ZERDEÇAL
  • 2 Y. KAŞIĞI BAL
  • 1 LT SU
YAPILIŞI

1lt suyunuzu tencerenize koyun,kaynamaya başladıktan sonra küp kü
p doğradığınız veya istediğiniz ebatlarda doğradığınız elmalarınızı ve tüm diğer malzemelerinizi tencereye ekleyin ve 5 dk kaynasın.Ben sıcak olarak eşime sundum iyi geliyor ve terletiyor.Sizer soğuduktan sonra da içebilirsiniz.Rabbım tüm hastalara ve hastalıklara şifa versin!

NOT:
  1. BEN YANNISLIKLA KABUKLARINI SOYDUM AMA SIZ SOYMAYIN,SONRADAN KABUKLARI ICINE EKLEDIM.
  2. ZENCEFİLLİSİ DE YAPILABİLİNİYOR AMA EVDE ZERDEÇAL VARDI ,BEN ONU DEĞERLENDİRDİM.ZENCEFİL COK DEMLENDIGINDE ACIMSI BIR TAT BIRAKACAGINDAN BAL ORANINA DIKKAT EDIN Kİ TATLANSIN.afiyet olsun...


17 Şubat 2014 Pazartesi

ZERDAÇAL'Lİ MERCİMEK ÇORBASI

MISIR UNLU ZERDEÇAL'Lİ KIRMIZI MERCİMEK ÇORBASI



MALZEMELER:

  • 1 s.br kırmızı mercimek
  • 1 havuç
  • 1 s. br tavuk veya et suyu
  • 4 s. br su
  • 2 y. k mısır unu
  • 1 t. k zerdeçal

15 Şubat 2014 Cumartesi

♥ BEBEK BOTU SÜSLEME TEKNİKLERİ♥

MİNİK KIZIMIN SADE HALİYLE GİYMEKTEN SIKILDIĞIM BOTLARINI KAFAMA ESİP SÜSLEDİM .UMARIM BEGENİRSİNİZ..:))) ALTERNATİFLER ÇOĞALTILABİLİNİR...TAVSİYELERE ACIĞIM ;)






♥ ISPANAKLI ZEBRA KEK ♥

Herkese tekrardan merhabalar.Sanırım ben ıspanağı nasıl değerlenirmem gerekir diye her düşünüğümde aklıma gelen ilk şey :))) ISPANAKLI KEK oluyor her ne hikmetse:)))Ama lütfen bu sefer zebralı olanını yaptım.Blogumda paylasmasam dahi genelde hemen hemen haftada bir yaptığım bir kek....Bence bunu beğeneceksiniz çünkü; sünger gibi yumuşacık ve leziz.Ben sert keki hiç sevmem,bilmiyorum sizin damak tadınız nasıl ama denemelisiniz diyorum....Kolay gelsin ;)



MALZEMELER:

ıspanaklı kek için:


  • 2 yumurta
  • 1.çay bar. şeker + 1 y.kaşığı toz şeker
  • 1 çay bardağı ıspanak suyu (ben katı meyva sıkacagından gecırdım)
  • yarım çay bardağı sıvıyağ
  • 1 paket kabartma tozu
  • yarım paket vanilya
  • 1.5 su bardağı un (silme un)

sade kek için;

  • 2 yumurta
  • 1 çay.bardağı toz şeker +1 y. kasığı şeker
  • 1 çay bardağı süt
  • yarım çay bardağı sıvıyağ
  • 1 paket kabartma tozu
  • yarım paket vanilya
  • 1.5 su bardağı un (silme)
YAPILIŞI

10 Şubat 2014 Pazartesi

7 Şubat 2014 Cuma

ÇOCUKLARIN DÜNYASI ♥Kidz Mondo♥ İSTANBUL'da ikamet edenlere kaçırılmayacak aktivasyon şehri...

Öncelikle herkese merhabalar...Bugün sabah saat 9:00 da gidip ancak saat 10:30 da içeriye girebilmeyi başardığımız bir çocuk oyun merkezine gittim.İstanbul'da oturup da gitmemek delilik diyorum.Eğer sizde çocuğum sorumluluk alsın,para kazanmayı öğrensin ve kazandığı paralarda buçocuk merkezinde kendine yemek ve oyuncak alsın...En önemlisi de gelecekte hangi mesleği yapmaya karar verme becerisi kazansın istiyorsanız MUTLAKA ama MUTLAKA gitmelisiniz...

Bu ilk foto sanırım yoğunluğu size anlatmama yardımcı olmuştır :)))


Bizim ilk önce tabiki girdiğimiz yer ( bir kızınız varsa yanınızda ilk gireceğiniz yer)"MODA ODASI" olucaktır doğal olarak :))) ahh şu kızlarr.. ;))

5 Şubat 2014 Çarşamba

SEBZE ÇORBASI :))) (ÖZELLİKLE BEBEKLER İÇİN )

BOMBA(YOK YOK) SEBZE ÇORBASI... :))


MALZEMELER:

  • 1 patates
  • 1 soğan
  • 1 havuç
  • 1 diş sarımsak
  • 1 kabak
  • 2 sivri biber

♥ ZEYTİNYAĞLI ENGİNAR ♥



Ve yine biliyorum ki kereviz gibi enginarı da bizim toplumumuz maalesef yemiyor di mi ? :))) Ama ben inatla yapıp yiyorum.. Gerci eşimde ağzına sürmez ama evimde küçük bir meleğim varken bu nimetlerden mahrum bırakamam onu ve o da bu şekilde yemiyor ... Babası kılıklı :))) Sizin de benim kızım gibi yemek seçen bir evladınız varsa bu şekilde yapıp üzerine yoğurt dökerek yedirebilirsiniz... Kolay gelsin ;) 

Ben bu sefer enginarı dörde bölerek yaptım,normalde bütün halinde ve tüm malzemeyi uzerıne koyarak yapıyorum ama sizler istediğiniz gibi yapabilirsiniz.

MALZEMELER:

  • 2 adet enginar
  • 1 havuç
  • 1 patates
  • 1 soğan
  • 1 avuç tane bezelye
  • 1 t.k şeker
  • 1.ç.k tuz
  • 1.çay bardağı zeytinyağ
  • 3 s.br su
  • yarım demet dereotu
  • 1 y.k un
  • yarım limon suyu
YAPILIŞI:

1 Şubat 2014 Cumartesi

♥...ELMALI KURABİYE...♥



MALZEMELER:

  • 200 gr tereyağ
  • 1 ç.br sıvıyağ
  • 1 ç.br yoğurt (ben bazen yoğurtsuz da yapıyorum,tercih sizin)
  • 2 ç.kaşığı kabartma tozu
  • 2 yumurta
  • 9 ç.br un
  • 1 ç.br toz şeker
  • 1 çimtik tuz (benim tabirimle:))
İÇ MALZEMESİ İÇİN:
  • 3 elma
  • 1 y.k tarçın
  • 1 s.br ceviz (dövülmüş)
  • 8-9 damla limon suyu (daha kıtır kıtır olmasını isteyenlere)
  • 5 y.kaşığı toz şeker
YAPILIŞI

Kabartma tozu ve un hariç tüm malzemeler karıştırma kabına koyulduktan sonra bir miktar dınlendırılır.Bu esnada bizler elmalarımızı rendeleyip(dilerseniz küp küp kesebilirsiniz) şeker ile birlikte suyunu güzlce çekene kadar ocağa alıp kapağını kapatıp pişirmeye alalım.Ocaktan almadan önce tarçın ve cevizimizi de ekleyip soğumaya bırakabiliriz.
Beklettiğimiz malzemeleri içerisinde ki şeker eriyecek şekilde karıştırdıktan sonra un ve kabartma tozumuzu ekleyip ele yapışmayacak bir hamur elde edene kadar yoğuralım.Hazırladığımız hamurdan parçalar ayırarak merdane yardımı veya elımızle acıp ıstedıgımız sekılller verdıkten sonra hazırlamıs oldugumuz içimizden 1 tatlı kaşığı miktarında koyup ister bohça ister ay şekli vererekk yağlı kagıt serdıgımız fırın tepsımıze koyup üzerleri kızarana kadar pişirelim.AFİYET OLSUN.

NOT:ben size kendi yapmış oldugum birkaç şekildeki kurabiyelerin yapılış resımlerını koyuyorum.İstediğinizi seçip yapabilirsniz...