sosyoloji ,organik yaşam,seyehat

24 Ekim 2019 Perşembe

ÇAĞDAŞ SOSYOLOJİ KURAMLARI 4. ÜNİTE


ZYGMUNT BAUMAN



 Bauman ilk olarak ordu da askeri bir görevli iken daha sonraları yahudi karşıtlıklarından dolayı ordudan atıldıktan sonra sosyolog olarak görev yapmıştır.
Bauman'ın eşi Janina'nın yazmış olduğu kitap ile hayata bakış açısı değişmiş ve kitaplarında da bundan faydalanmıştır.

Kitapları ise;

  • Modernliğin Sosyolojisi
  • Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları
  • Modernite ve Holocast
  • Postmodern Etik
  • Bireysellemiş Toplum
  • Parçalanmış Hayat
  • Küreselleşme,Toplumsal Sonuçları
* Bauman'ı Postmodernliğin peygamberi olarak isimlendiren :D.Smith'tir.
*Adorno ve Amalfi ödüllerini almasını sağladığı eseri:Modernite ve Holocost'tur

Holocost: Yahudilerin topluca öldürülmesidir. (2. Dünya Savaşında)

O modernliğin "farklılığı" bir suç olarak görmesini eleştirir.
O modernliğin kültür anlayışını "bahçe kültürü"ne benzetir.
O'nun devlet anlayışı "bahçıvan devlet" anlayışıdır.
O'nun sınır uygarlığı olarak tanımladığı kavram  ⇾ Modernlik'tir.

Müphem: Düzensizlik,kaos anlamlarına gelir.

O'nun Postmodern görüşü Dünya'nın yeniden büyülü hale getirilmesi şeklindedir.Ve rüştüne ermiş modernliktir.

O'na göre Postmodernliğin ateşkes formülü:
  • Özgürlük
  • Farklılık
  • Hoşgörü
O'na göre Postmodern durum toplumları ;
  • Ayartılan
  • Bastırılan mutsuzlar diye ikiye ayırır.
O'nun Postmodern Etik görüşleri ise;
  • Nihai bir yaşam formülü bulacağını iddia etmez aksine vaat edilen her şeye kuşkuyla bakar
  • Evrensel ve sarsılmaz temellere sahip ,kusurlu etik kod hiç bir zaman bulunamayacaktır.
  • Müphem olmayan bir ahlak imkansızdır.
Modern Koşullardaki Bireylerin Özellikleri;
  1. Bireyler hiç bitkinlik olmadan üretme kapasitesine sahip
  2. Bireyler disiplinli aktörlerdir.Düzenlemeye boyun eğerler
  3. Bireyler lego taşları gibi yalnız başlarına tamam olmayan,birey ifade etmezler
  4. Doğruluk modelleri (sağlık)tır.
Postmodern Koşullardaki Bireylerin Özellikleri;
  1. Bireyler daime yeni deneyimler arayan ve asla doymayan deneyim organizmalarıdır.
  2. Bireyler yaratıcı aktörlerdir
  3. Bireylerin kendilerini dengeleme eğilimi vardır
  4. Başlıca doğruluk (uygunluk)tur.
Bauman'a göre Küreselleşmenin En derin anlamı:Dünya meselelerinin belirsiz,kuralsız ve kendi başına buyruk doğasıdır.

*Küreselleşme ,Toplumsal Sonuçları kitabında bahsettiği ;Bükemediğin eli öpeceksin tabiri ile bunu açıklar. Ve sonuçları olarak da;
  • Mekanı bölme
  • İnsanları ayırma ve dışlama
  • İletişim kopukluğu gib olumsuz sonuçlarını belirtmiştir.
* Zygmunt Bauman,Prophet of Postmodenity   ➝D.Simith'in kitabıdır.

23 Ekim 2019 Çarşamba

ÇAĞDAŞ SOSYOLOJİ KURAMLARI 3. ÜNİTE

POSTMODERNİZM



Postmodernizm tam olarak modern sonrası anlamına gelmez,sadece modernlik eleştirisi üzerinden yeni bir döneme atıfta bulunur.
Postmodernlere göre;Tarihsel dönemler arasında doğrusal,birbirinden net bir çizgiyle ayrılmış dönemlerden bahsetmek mümkün değildir.Bu tamamen indirgemeci ve doğrusal bir bakış açısını yansıttığı için de bunu kabul etmezler.Bu yüzden de;

Postmodernizm: Bir tarihsel geçmiş duygusunun yitirilmesi,gerçekliğin yerini imajların alması,simülasyonlar,zincirlerden boşalmış göstergeler olarak tanımlanır.

Postmodernizm 1960-1970'li yıllardan sonra tartışılan bir konu haline gelmiştir.

Modernite-Postmodernlite: Mevcut duruma atıfta bulunur.
Modernleşme-Postmodernleşme: Süreci yani güncelik yaşamın rutinlerinin ve sosyal pratiklerin devamını anlatır.

Modern bilim;değer ilişkilerini bilimin dışında tutarken;
Postmodern düşünürler ise,aksine(kuram-ideoloji)nin birbirinden ayrılmayacağını söylerler.

*Modern kalarak postmodernizme dönüşmeye çalışan modernizm kavramını ortaya atan: Jameson'dır.

Postmodern Entellektüellerinin halen zihnini bulandıran konular;

  • Öznenin ölümü ve dönüşü
  • Temsilin reddi ve kamusal alanın çöküşü
  • Bireycilik
  • Bireyin kimliği
  • Anti-hümanizm
  • Kinizm
  • Nihilizm
  • Heidegger ve Nietzsche  felsefesi
  • Paris 1968 geleneği dir.
*Aydınlanma düşünürü olup ,aydınlanma düşüncesine karşı çıkan ve Postmodern düşüncenin öncüsü;Nietzsche'dir.
* Aydınlanma düşüncesinin ortaya attığı akıl ile özgürleşen insan bir süre sonra "Akıl Tutulması"na uğrar diyen kişi Horkheimer'dır
*İnsanın kendi aklını kullanmamasını "ergin olmama hali " olarak tanımlayan kişi  Kant'tır.

Postmodernistlere göre akıl;sonradan amacının dısına cıkıp aracsallaşmıstır.

F.NİETZSCHE
  • Postmodern düşüncenin öncüsüdür
  • Gücün İstenci adlı eseri vardır.
  • Ona göre herşey insanın yaşam enerjisidir ve enerjisi yüksek olanlar "dahi" olarak tanımlanır.
Genoloji: Herhangi bir nesneyi kaynağından alıp tarihin akış sürecinde nasıl değiştiğini inceleme anlamına gelen kavramdır. (Aydınlanmanın ilerlemeci mantığına tamamen mantıksızdır diyen  Nietzsche'nın ortaya koydugu bır kavramdır)

  • Yaratıcı yıkıcılıktan bahseder.(Ona göre insan doğası gereği herşeyi yok etmeye ve yeniden inşa etmekte olduklarını söyler ve böylece insanda ki o yaşam enerjisi ortaya çıkar der.)
* Postmodern anlayış 1960'da New York ta ilk defa Sanat'ta ortaya çıkmıştır.

Modern Sanat Anlayışının Özellikleri
  1. Özgürlük ve özgünlük özelliği
  2. Yansıma ve misyon özelliği
  3. Kültürün ve sanat ürünlerinin metalaşması
  4. Seçkinci olması
Postmodern Sanat Anlayışının Özellikleri
  1. Sanatçının kendi bilinci daha çok ön plandadır
  2. Sanatçının bir misyonu yerine,montaj-eklemleme vardır
  3. Belirsizlik-kararsızlık vardır
  4. Hümanist değerlerden arındırılmıştır.
  5. Taklit ve yapıştırma teknikleri hakimdir
*Sanatta geleneğe sahip çıkan  kişi ; Hans-George Gadamer'dir
*Sanat-sanat içindir diyen kişi: Kadinsky'dir.
*Sanatın misyonu olması anlamsız bir tezdir diyen;Andy-Warhol'dur
*Guernica adlı tablosu ile Sanatın seçkinliğini ortaya koyan kişi ;Picasso'dur.

Ziyauddin Serdar'ın Postmodernizmin İlkeleri;
  1. Modernizmde geçerli olan herşey bu dönemde geçersizdir
  2. Gerçekliği reddeder
  3. İmgeyle maddi gerçekliğin arasında kaybolmuş dünya (Simülasyon kuramı-Boudrilland)
  4. Anlamsızlık
  5. Şüphe (ebedi ve kalıcı şartıdır)
  6. Çokluk
Postmodern hedeflere ulaşabilmek için temel araçlar
  • İroni
  • Alay
  • Parodi
J.F.LYOTARD
  • Felsefe öğretmenliği yapmıştır.
  • Postmodern Durum adlı eseri vardır ve önemlidir
  • Ona göre ;postmodern durumu  belirleyen temel ölçüt:Bilginin Konumu'dur.
  • Kitabının asıl sorunu;bilginin nasıl konumlandırıldığını anlamaktır.
Bilginin Konumu: Ona göre;postmodern çağda bilgi satılmak için üretilir ve tüketilir olmuş ve amacı dışına çıkmıştır.
  • Bilimsel bilginin bir söylem olduğunu söyler.
  • Ona göre, metnin dilini yazar nasıl anlamlandırmış bu mühim değildir yani ;önemli olan alıcının nasıl  anladığıdır.
  • Anlatısal bilgiden bahseder ve bilimsel bilginin tek başına yetersiz olduğunu söyler.
Modern Bilginin Üç Koşulu
  1. Üst anlatılara başvurur
  2. Gayrı-meşru olma
  3. Dışlama-homojen epistemolojik ve ahlaki reçetelere duyulan arzu
F.JAMESON
  • Bilişsel haritalama'dan bahseder
Bilişsel Haritalama: Kişinin kendini mekanda,toplumda,dünya'da konumlandırmasıdır.
  • Postmodernlik ne alkışlanacak ne de reddedilecek bir kuramdır der.
  • "Farklılık bağlantılıdır" sloganıyla anlatır.
  • Ona göre postmodernizm; Tamamen kapitalist ekonomik sistemin kültürel oluşumuyla alakalıdır ve bu bir aşamadır der.
  • Teorisini Ernest Mandel'in "geç kapitalizm" teorısine dayandırır.



21 Ekim 2019 Pazartesi

ÇAĞDAŞ SOSYOLOJİ KURAMLARI 2. ÜNİTE


 ALAİN TOURAİNE



  • Demokrasi
  • Özne
  • Toplumsal hareketler    ekseninde araştırmalar ve uğraşlar vermiştir.
Aynı zamanda 
  • Hegel'ci
  • Marx'cı
  • Durkheim'ci
  • Weber'ci bakış açılarını sentezleyip hepsini kendi fikirlerine uyarlamak istemiştir.
* Toplumsal Eylem Sosyoloğudur.Aynı zamanda Müdahaleci sosyolojiden bahseder.

*Onun toplumu: Programlanmış Toplum'dur.

Ona göre toplum;Sanayi toplumundan ziyade iktisadi büyümeye odaklanmış daha da fazla bilgi ve toplumun yaratıcılığına dayanan bir gelişim göstermiştir.

Bilginin denetim gücü bu dönemde çok önemlidir.
  1.  📚Sanayi Sonrası Toplum  (Programlanmış toplumu anlatığı kitap)
  2. 📚Amerikan Toplumundaki Akademik Sistem ( alınan eğitim şekillerini anlattığı kitap)
  3. 📚Toplumun Kendini Üretim (Aktörler sosyolojisi tabirini kullandığı ve Eylemci sosyoloji fikrini ilk burada dile getirmiştir.)
  4. 📚Modernliğin Eleştirisi
  5. 📚Demokrasi Nedir?
  6. 📚Birlikte yaşayabilir miyiz?
  7. 📚Neoliberalizmin ötesinde.
kitapları vardır.

Programlanmış Toplum:1970'lerden itibaren ortaya çıktığını düşündüğü ve sanayi toplumundan daha fazla iktisadi büyümeye odaklanmış,daha fazla yatırım yapma kapasitesi olan,iktisadi büyümede bilgi ve yaratıcılığın  sanayi toplumundan  daha fazla önem taşıdığı ve hayatın bütün alanlarının bilgi ve teknolojiyi üreten ve yönetenler tarafından üretim etkenleri fikri etrafında bütünleştirilip yönetildiği toplum.

Touraine'e göre ,Kültürel Demokrasi: İnsanları ve toplulukları kendi kültürel cemaatlerine hapseden çok kültürlülük değil,kültürel çeşitliliğin ulusal-toplumsal birlik ve dayanışma içinde korunması ve kültürel değerlerin akıl ve akılcılığın gerekleri ile uzlaştırılmasını ferdiyet kazanmış bireyin,yani Özne'nin yaratıcılığına ve iradesine bırakan bir demokrasi anlayışıdır.

Touraine'e göre ,kültürel demokrasinin hayat bulabilmesi için;Entellektüellere önemli görevler düşmektedir.

Touraine'e göre Modernleşme:Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiştir.

Touraine'e göre Modernlik:Laikleşme,özgürleşme,ilerleme,insanın doğa üzerinde egemenliğinin kurulması,geleneklerin terk edilmesi gibi bir dizi fikir ve ülkülere dayalı olarak bir toplumsal örgütlenmenin,özel olarak sanayi toplumunun,işleme biçimi olarak tanımlar.

Touraine'e göre Modern toplumların en büyük sorunu:Toplumsal birlik ve dayanışma içinde kültürel çeşitliliğin nasıl sürdürülebileceği sorunudur.

Modernliğin Aşamaları:
  1. Rönesanstan Fransız Devrimi ve büyük ölçekli sanayileşmeye kadar olan dönem (erken-klasik modernlik dönemi)
  2. 1970'lere kadar olan dönem (Orta modernlik dönemi)
  3. 1970'lerden aonraki dönem ise (Geç modernlik dönemi)
Klasik Modernlik Fikri:Her tür ruh-beden ve insan dünyası- aşkın dünya ikililiklerini reddeden akılcı bir dünya inşasıdır.

Cemaatçilik:Klasik liberalizm ile kolektivizm arasında bir orta yol bulmaya çalışan toplumsal kuramdır.

Kolektivizm:Üretim ve dağıtım araçlarının komünal (ortak) ya da devlet mülkiyetinde olmasını teşvik eden siyasal ya da sosyo-ekonomik kuram ve uygulamaları anlatır.

Touraine'e göre Toplumsal Aktör kavramı; Eylemleriyle kendi toplumunu şekillendirme ve tarih yapma iradesine sahip tarihse "Özne" anlamında bir özel anlamı vardır.Ona göre akıl ve özne bir araya gelmelidir.Ve özne "özgürlük"tür demektedir.Ve ona göre Demokrasi ise ; Özne siyasetidir ve öznenin var olmasının ön şartıdır.

Demokratik Kültür ve Cumhuriyetçi Kültür arasındaki farklar;
  • Kültür çeşitliliğini korur (D.K)           
  •  Birlik peşinde koşar (C.K)
  • İnsan haklarını vatandaşın görevleri anlayışının ve tüketicinin taleplerinin karşısına koyar. (D.K)
  • Özgürlük = Vatandaşlık der (C.K)
Touraine'e göre ; Özgürlük ➝Bireyciliği
                            Kültürel kimlik ➝Özelciliği
                            Akıl ise ➝   Evrenselliği   temsil eder.

Otoriteryenlik Kavramı :Bireylere ya da gruplara karşı keyfi uygulamalara yönelebilen bir siyasal yetki biçimine atıfta bulunur.Seçmenlere karşı sorumlu değillerdir.Toplumsal rızaya dayanmaz.

Totaliteryenlik Kavramı :Halkın bütünüyle ya da hemen neredeyse bütünüyle devlet tarafından tahakküm altına alındığı bir siyasal rejime atıfta bulunur.Tek parti yönetimi ve devketin her alana müdahale etmesi gibi farklılıklarla otoriteryenlikten ayrılır. (Faşist ve Sosyalist rejimler bunlara örnektir)

Demokrasi'nin üç boyutu vardır;
  1. Temel haklara saygı
  2. Vatandaşlık
  3. Siyasal liderlerin temsil edilebilirliği
*Touraine devlet gücünün sınırlandırılması hususundaki düşünce tarzı bakımından Montesquieu'ya daha yakındır.Ve ona göre güçler ayrılığı demokrasinin temel unsurlarından biri olarak düşünülemez!

*Sanayi sonrası toplumunda yani Programlanmış toplumda  "tahakküm gayri-şahsileşirken,bağımlılık şahsileşmektedir."

Touraine'e göre Kültürel Demokrasinin üç temel amacı vardır;
  1. Artan eşitsizlikler ve dışlanmaya karşı sınıf farklılıklarını azaltmak,ekonomi üzerindeki toplumsal ve siyasal kontrolü artırmak
  2. Kültürel çeşitliliğin saygı görülmesini temin etmek ve herkese eşit hakları garanti etmesi
  3. Tüketicilerin sağlık,eğitim,gibi alanlardaki taleplerini dikkate almak
Laissez-faire siyaseti:Devletin toplumsal hayat içindeki rolünün iç güvenlik,dış güvenlik ve adaletin sağlanmasıyla sınırlı tutulması ve iktisadi alanın bütünüyle serbest bırakılması görüşünü ifade etmek için kullanılan terimdir.

Toplumsal Hareket: Aynı değerleri veya kültürel yönelimleri paylaşan ve birbirleri ile tahakküm ve çatışma içinde olan ürettiği faaliyetlerin toplumsal  yönetimi konusundaki mücadelesini,rekabetini ifade eder.

Devrimci Eylemler ise ; Toplumsal hareketin tam tezatı şeklinde,her zaman toplumsal,siyasal,etnik veya kültürel temizliğin;birleşmiş ve şeffaf bir toplumun;yeni bir insanın yaratılmasının ve tam mutabakatın önünde duran her şeyin ortadan kaldırılmasının hayalini kurarlar.

Toplumsal Hareket'in Üç türü;
  1. Emek hareketi 
  2. Kültürel hareketler  ( dinsel hareketler ,kadın hareketleri ve siyasal ekoloji hareketleridir)
  3. Tarihsel hareketler 






16 Ekim 2019 Çarşamba

İLETİŞİM SOSYOLOJİSİ 1. ÜNİTE



İLETİŞİM SOSYOLOJİSİNDE TANIMLAR,KAVRAMLAR VE YAKLAŞIMLAR




İletişim:Belli bir çoğrafyada ve belirli bir zaman diliminde bir grup,topluluk veya toplumda insanlar arasında duygu,düşünce,bilgi,deneyimlerin aktarım ve paylaşılma sürecine denir.

İlk iletişim alanında çalışmalar: 20. yy başlarında Amerika Birleşik Devletleri ve ardından Kanada 'da yapılmaya başlanmıştır.

İletişim Sürecinin Temel Öğeleri

  1. Kaynak
  2. İleti
  3. Hedef kitle
ayrıca ;
  • Geribildirim
  • Kanal
  • Araç
  • Kodlama-Kodaçlama
  • Gürültü
öğeleri ile genişletmek mümkündür.

Kaynak:Bir iletişim etkinliğinde konuşan,yazan,bir hareket yapan veya anlamı kodlayan bir birey ya da bir reklam politikası formüle eden bir gruptur. Yani iletişimi başlatan kişidir.


İleti/Mesaj: Sözel,görsel ve görsel-işitsel somut üretimlere ileti/mesaj denir. 
  • İçerik   (Doğrudan kurulan anlamı veya iletilmek istenen mesajı ifade eder)
  • Yapı     (İletişimin türüne bağlı olarak değişebilir.Yani İletişim kurarken ne söylemek istediğimizze dair anlatım şekli veya uslüp )olmak üzere iki boyuta sahiptir.
Alıcı/Hedef :İletişim sürecinde kaynağın karşısında yer alan ve iletilen mesajların doğrudan ulaşması amaçlanan kişi veya gruptur.

Kanal :bir sinyal taşıyan herhangi bir fiziksel araçlardır.( Radyo dalgaları,sinir sistemi,ses dalgaları)

Araç: İletileri kanal boyunca aktarabilir işaretlere dönüştüren fizik veya teknik araçlardır. (tv,radyo,kitap vs.)

İletişimi Anlam Üretimi Olarak Tanımlayan kişiler:
  1. C.S.Pierce
  2. F.Saussure
  3. R.Barthes
Gösterge : Kendinden başka şeyi temsil eden kavram,simge,nesne vb.her şeydir.

Pierce göstergeleri üçe ayırır;
  • Görüntüsel gösterge   (heykeller,foroğraflar,haritalar,maketler)
  • Belirtisel     gösterge            (duman olduğu yerde ateş yakıldığının varsayılması ,yağmur bulutunu görüp birazdan yağmur yağacağını varsaymak vs.)
  • Simge
Simge : Bir şeyi temsil eden ama onunla doğal bir ilişkisi olmayan bir semboldur.

örnek: "Terazi figürü" nün adaleti temsil etmesi bir nedensiz gösterge olarak varsayılır (Saussure)

Kod: Uzlaşımsal şekilde göstergelerin nasıl kullanılması gerektiğini anlatan kurallar bütünüdür ve yazılı değildir.

Göstergelerin Kodlar içinde iki şekilde düzenlendiğini söyleyen (Saussure) bunları şöyle belirtir;
  • paradigmalar
  • dizimler
Paradigmaların iki temel özellikleri;
  1. Bir paradigma tüm özelliklerine  sahip olmaları gerekir. (alfabenin 29 harften oluşması ,bu bir paradigmadır.% veya ↫ işareti bu paradigma içinde yer almaz)
  2. Paradigmadaki her birimin,diğer birimlerden kolaylıkla ayırt edilmesi gerekir.
Anlam üretiminin iki düzeyde olduğunu söyleyen Barthes bunları şöyle belirtir;
  • düz anlam (toplumsal uzlaşı)
  • yan anlam
örnek: siyah beyaz bir fotografı goren kişilerin fotografa baktıklarında bunun bir sokak fotografı oldugunu belırtecekler ama esasında bu fotografa yuklenen anlamlardan bır tanesı bu sokagın trafıgının olmaması,o sokak kaldırımlarında oyun oynandıgına daır gecmıse goturen ozlem duygularının hıssedıldıgı,ve komsuluk ılsıkılerı gıbı bırcok gorunmeyen ama arka planda kalan anlamlarını olusturduguna degınır

Mit:Bir kültürün,gerçekliğin ya da doğanın bazı görünümlerini açıklaması veya anlamasını sağlayan bir öykü'dür.Barthes mit'leri ikiye ayırır;
  • İlkel mitler: yaşam ve ölüm,insan ve tanrılar,iyi ve kötü
  • Modern mitler:erillik-dişillik ,aile,başarı,kariyer,statü
Aristoteles'in "zoon politikon" kavramı insanlar için söylenmiş ( politik hayvan ) anlamına gelen bir sözdür.

Dürbün biçimi görüş: İki gözün algıladığı görüntüleri birleştiren odak  gereği kas duyuları,nesneleri yalın  ve düz göreceğimiz yerde,gerçek somut nesneler olarak görmemizi ve uzaklık-yakınlık ile derinlik yargısını sağlar.

Dil ile söz arasında ayrımı yapan ilk kişi: Saussure'dir.

Dilin insanın duygusal dünyasındaki belli seslerden kaynaklandığını öne süren ilk düşünür: Demokritos'tur.

Teknolojik Determinizm:Toplumsal örgütlenme ve kültürel yapının doğrudan iletişim teknolojilerinde değişime bağlı olduğunu öne süren yaklaşımdır. Temsilcileri;
  1. H.Innis
  2. M.McLuhan
M.McLuhan insanlık tarihini dört döneme ayırır;
  • Kabile çağı  (fonetik alfabae)
  • Edebiyat çağı (sözlü kültür)
  • Basım çağı  (matbaanın icadı)
  • Elektronik çağ
Matbaa ilk olarak ;
  • Çin
  • Kore
  • Uygur
  • Japonya  da bulunup kullanılmasına rağmen asıl ününe Avrupa'da kullanımı ile kavusmustur diyor kitap :))
İlk düzenli iletişim sistemi geliştirenler ; Ahamenidler'dir. (M.Ö 490-425)

Berid: Müslüman ülkelerde posta örgütüne verilen isimdir

Çavuş örgütü:Osmanlı döneminde  atlılar ile yapılan   bilgi alışverişini sağlayan örgütlenme ismidir.

Ulaşıma dayalı haberleşmeden İletişime dayalı haberleşmeye geçilmesine sebep olan asıl olay Telgraf ın icadıdır.Bunun sonucunda ABD'de Western Union gibi büyük şirketler kurulup özelleşmiştir.

Telgraf'tan sonra gelişen diğer iletişim şekilleri ise habercilik ve gazetecilik alanlarında olmuştur.
  • Fikir gazeteciliği :Siyaset ve ekonomi haberleri ile iş dünyasına hitap eden model
  • Magazin haberciliği: İşçi sınıfının dramatik ve şaşırtıcı gündelik yaşantılarına yonelik.
Kitle Toplumu:İnsanların rasyonel düşünme yerine kitle psikolojisi ile hareket ettiği;duygusal kararlar aldığı,bireysel kimliklerin çok zayıfladığı ve insanların manipülasyona açık kalabalıklara dönüştüğü bir sistem.

Kitle Toplum tezini ilk ortaya atanlar;
  1. Le Bon
  2. Gasset
  3. Heidegger
Bu süreç sonucunda bireyler arasındaki farklılıklar giderek ortadan kalkmış,birbirlerinden yalıtılmış ama birbirlerine benzer çekirdek bireylerin oluşturduğu bir toplum ortaya çıkmıştır.

New York kentinde bu süreçten sonra okunan iki gazete bile gerçekleri ortaya koymaştur.
  • Times (Zenginler tarafından okunan ve bir saygınlık alameti unsuruymuş gibi sınıfsal ayrışmaya sebebiyet verilmiş)
  • World ( Daha az zenginlerin okuduğu )
Kültür endüstrisinin Kitle kültüründen farklı olduğundan bahseden kişi, Adorno'dur.

Küresel Köy kavramı ise ;M.McLuhan tarafından ortaya atılan ve elektronik medya tüm dünyayı sosyal,politik ve kültürel olarak ortal bir sisteme bağladığını öne sürdüğü yeni dünya düzenidir.

İnternet'in ilk kullanımı 1969'da askeri amaçlı iken 19952te giderek sivilllerinde kullanımına doğru giden bir evrilmesi olmuştur.

Ağ Toplumu kavramı ise;Castells'in öne sürdüğü bir kavramdır.












13 Ekim 2019 Pazar

ÇAĞDAŞ SOSYOLOJİ KURAMLARI 1. ÜNİTE



 DANİEL BELL




  • Toplumsal olayların ve olguların tahmin edilmesiyle önkestirimi biribirinden ayıran kişidir.
  • Kuramdan çok , toplumsal çözümlemeye ağırlık verir.
  • Yapısal işlevselci ve Çatışmacı yapısalcı karışımıdır.
  • Yakınlaşma Teorisi'nin temsilcisidir.
  • Enformasyon,Bilgi,Network,Post-endüstiyel toplum-Sanayi sonrası toplum kavramları bu dönemde kullanıldı ve yaygınlaşmıştır.


*Sanayi Toplumu kavramını ilk kullanan kişi :Saint Simon'dur.
*Sanayi Toplumu ve Post Endüstriyel Topum kavramlarını kullananlar ise:Coomaraswamy ve Petty dir.(1914 yılından Endüstri Ötesi Denemeler'de)
Ancak Bell'den sonra yoğun bir şekilde kullanımı olduğu için kendisinin adı ile anılmaya ve özdeşmeye başlamıştır.

Daniel Bell'e göre ; Tahmin:Olayların sonuçlarını
                              Toplumsal önkestirim ise;Tarihsel eğilim olasılıklarının ana hatlarını ortaya koymalıdır.


  1. 📚 İdeolojinin Sonu
  2. 📚Sanayi Sonrası  Toplumun Gelişi
  3. 📚Kapitalizmin Kültürel Çelişkileri
kitaplarına sahiptir.

Yakınlaşma Teorisi:Yakınlaşma teorisine göre toplumsal organizasyonların teknik ve ekonomik zorunlulukları toplumsal yapının biçimlenmesinde siyasal ideolojilerden çok daha etkilidir. Bu nedenle kapitalist ve sosyalist toplumlar giderek daha çok birbirlerine benzemektedirler. Hiç kimse Sovyetler Birliği’ndeki teknolojinin (kimya ve fiziğin) kapitalist dünyadakinden farklı olduğunu iddia edemez. “Her ikisi de ileri sanayi toplumlarının birer örneğini, üretim güçlerinin önemli ölçüde yüksek düzeyde olduğu toplum modelinin birer uygulanış biçimini ifade etmektedirler”.

Fütüroloji: Uzun vadeli,geniş ölçekli toplumsal ve ekonomik tahminde bulunma girişimidir.

Daniel Bell'e göre Tahmin:Sanayi sonrası toplumunun kaçınılmaz bir sonucu ve ahlaki bir zorunluluğudur.

Daniel Bell'in önkestirimleri:
  • Teknolojik
  • Demografik
  • Ekonomik
  • Siyasi
  • Toplumsal
Hedonizm: Hazcılık

Daniel Bell'in İdeolojisi: Ona göre ideoloji,seküler bir dindir.!Hayatın tüm yönlerini dönüştürmeye çabalayan "tutkuyla aşılanmış" bir düşünce setidir.

Daniel Bell'e göre ideolojilerin bitme sebepleri;
  1. Sosyalistlerin uyguladıkları şiddet içerikli baskıları
  2. Refah devletin ortaya çıkışı
  3. Romantik felsefe yerine,Stoacı( mutlulupun insanın kendinde olması/Tanrı temelli)yaklaşım olan felsefenin ortaya çıkması
Yani ona göre "Liberalizm ve Sosyalizm" güçlerini kaybetmiştir. !


Sanayi Sonrası (post-endüstriyel toplum) gelişen alanlar:
  • Ticaret
  • Sigortacılık
  • Finans
  • Emlakçılık
Sanayi Sonrası Toplumun liderliğini yapacak kurumlar ise ;
  • Üniversiteler olmuştur(Zaten bu dönem tamamıyla Bilgi odaklı bir yola girdiğinden)
Daniel Bell ,Sanayi Sonrası Toplumu üç ana bölüme ayırır;
  1. Yapı
  2. Siyaset
  3. Kültür
Daniel Bell'e göre Sanayi Sonrası Toplum'da asıl mesele ;Öteki insalardır.!

Daniel Bell  Toplum'u beş açıdan değerlendirir;
  1. Hizmet ekonomisi (İmalat sektöründen Hizmet sektörüne kayış söz konusu)
  2. Profesyonel ve teknik sınıfın üstünlüğü
  3. Teorik bilginin önceliği
  4. Teknolojinin planlanması
  5. Yeni entellektüel teknolojinin yükselişi
Sanayi Sonrası Topumların Karakteristlik Özellikleri;
  • Ekonomik yapıdaki dönüşüm
  • Yükselen yeni sınıflar
  • Bilginin artan rolü
  • Enformasyon teknolojileri
  • Sanayi sonrası toplumun diğer karakteristlikleri
Bu dönemde Bazı Kuramcıların kullanmış olduğu toplum sınıflandırması ;

Castells     ➝  Network Toplumu
Bell            ➝  Post-Endüstriyel Toplum
Masude     ➝ Enformasyon Toplum
Drucker     ➝Bilgi Toplumu
Lichtheim Bujuvazi sonrası Toplum
Etzioni       ➝Modernik sonrası Toplum
Kahn         ➝Ekonomi sonrası Toplum
Bookchin Kıtlık sonrası Toplum
Boulding   Uygarlık sonrası Toplum
Holmes    ➝Kişisel hizmet Toplumu





4 Ekim 2019 Cuma

SIRA SAYILAR (Ordinal Numbers)

Benim hem telaffuz hem de kullanım olarak en çok karıştırdığım  konulardan birisidir ordinal numbers konuları .Bunların haricinde Cardinal Numbers (Sayma sayıları )konusu da var ancak genelde herkesin bildiği ve karıştırmadığı konuları içerdiği için ilk önce bu konuyu yazmak istedim.




 1⁼st ➝ first                 ( birinci )                             
2⁼nd ➝second           (ikinci )                          
3⁼rd ➝third                (üçüncü)                      
4⁼th ➝fourth              (dördüncü)                   
5⁼th ➝fifth                 (beşinci)                      
6⁼th ➝ sixth               (altıncı)                        
7⁼th ➝seventh            (yedinci)                      
8⁼th ➝eighth              (sekizinci)                  
9⁼th ➝ninth                (dokuzuncu)              
10⁼th ➝tenth              (onuncu)    
11⁼th ➝eleventh         (onbirinci)
12⁼th ➝ twelfth           (onikinci)
13⁼th➝thirteenth         (onüçüncü)
14⁼th➝fourteenth        (ondördüncü)
 15⁼th ➝fifteenth          (onbeşinci)
16⁼th➝sixteenth          (onaltıncı)
 17⁼th➝seventeenth      (onyedinci)
 18⁼th➝eighteenth        (onsekizinci)
 19⁼th➝nineteenth        (ondokuzuncu)
 20⁼th➝twentieth          (yirminci)
21⁼st ➝twenty-first          (yirmi birinci)                
22⁼nd➝twenty-second                                   
23⁼rd ➝twenty-third                                          
24⁼th➝twenty-fourth                                        
25⁼th ➝twenty-fifth                                          
26⁼th➝twenty-sixth                                          
27⁼th ➝twenty-seventh                                     
28⁼th ➝twenty-eighth                                      
29⁼th➝twenty-ninth                                        
30⁼th ➝thirtieth                                                
31⁼st ➝thirty-first
32⁼nd ➝thirty-second
33⁼rd ➝thirty-third
34⁼th ➝thirty-fourth
35⁼th ➝thirty-fifth
36⁼th ➝thirty-sixth
37⁼th ➝thirty-seventh
38⁼th ➝thirty-eighth
39⁼th ➝thirty-ninth
40⁼th ➝fortieth
41⁼st ➝forty-first                                              
42⁼nd ➝forty-second                                        
43⁼rd ➝forty-third                                             
44⁼th ➝forty-fourth                                          
45⁼th ➝forty-fifth                                              
46⁼th ➝forty-sixth                                             
47⁼th ➝forty-seventh                                        
48⁼th ➝forty-eighth                                          
49⁼th ➝forty-ninth                                           
50⁼th ➝fiftieth   
51⁼st ➝fifty-first
52⁼nd ➝fifty-second
53⁼rd ➝fifty-third



54⁼th ➝fifty-fourth
55⁼th ➝fifty-fifth
56⁼th ➝fifty-sixth
57⁼th ➝fifty-seventh
58⁼th ➝fifty-eighth
59⁼th ➝fifty-ninth
60⁼th ➝sixtieth                                                
61⁼st ➝sixty-first                                              
62⁼nd ➝sixty-second                                       
63⁼rd ➝sixty-third                                            
64⁼th ➝sixty-fourth                                          
65⁼th ➝sixty-fifth                                             
66⁼th ➝sixty-sixth                                            
67⁼th ➝sixty-seventh                                        
68⁼th ➝sixty-eighth                                         
69⁼th ➝sixty-ninth                                            
70⁼th ➝seventieth                                             
71⁼st ➝seventy-first
72⁼nd ➝seventy-second
73⁼rd ➝seventy-thir
74⁼th ➝seventy-fourth
75⁼th ➝seventy-fifth
76⁼th ➝seventy-sixth
77⁼th ➝seventy-seventh
78⁼th ➝seventy-eighth
79⁼th ➝seventy-ninth
80⁼th ➝eightieth
81⁼st ➝eighty-first                                            
82⁼nd ➝eighty-second                                     
83⁼rd ➝eighty-third                                          
84⁼th ➝eighty-fourth                                      
85⁼th ➝eighty-fifth                                           
86⁼th ➝eighty-sixth                                          
87⁼th ➝eighty-seventh                                   
88⁼th ➝eighty-eighth                                        
89⁼th ➝eighty-ninth                                        
90⁼th ➝ninetieth                                              
91⁼st ➝ninety-first
92⁼nd ➝ninety-second
93⁼rd ➝ninety-third
94⁼th ➝ninety-fourth
95⁼th ➝ninety-fifth
96⁼th ➝ninety-sixth
97⁼th ➝ninety-seventh
98⁼th ➝ninety-eighth
99⁼th ➝ninety-ninth
100⁼th ➝hundredth


30 Eylül 2019 Pazartesi

SIKLIK ZARFLARI (Adverbs of frequency)

       Herkese kucak dolusu sevgiler ve selamlar ... Bir görünüp bir kaybolan batak gibiyim.Tabikii birçok sebeplerim buna etken.Öncelikle hayat ,ne kadar  yaşlanıyor da olsak tüm hızıyla akmaya devam ediyor.Bizler de bu akışın içerisinde boş duracak değiliz di mi ? :) Her ne kadar geç kaldığımı düşünsem de  hiçbir şey için asla ama asla geç olmadığını bildiğimden İngilizce eğitimi almaya karar vermiş bulunmaktayım. İlk hedefim tamamen konuşma yani başlangıç seviyesinden C1 seviyesine kadar gelebilmek.
     Maalesef ülkemizde,  eğitim sistemimiz konusunda inanılmaz hatalar silsilesi olduğu  herkes tarafından bilinen bir gerçek.Keşke ama keşke diyorum ;bizler dil eğitimlerini adam akıllı ilkokul sıralarında alıp öğrenmiş olsaydık ve başımızın en büyük belası olmasaydı .. Bu yüzden Keşke kelimesini sevmediğimden ben de geç kaldığımı düşündüğüm (şartlar oluşmamış demek daha doğru sanki ) öncelikle kendimi geliştirmek adına yola çıktığım bu öğrenim sürecimde öğrendiklerimi ve notlarımı her zamanki gibi paylaşmaktan zevk alıyorum.
         Biliyorum ki; dil öğrenmek hem çok kolay hem de çok kolay değil :)) Yabancı dil  öğreten hocalarımıza saygımız sonsuz ancak bu konuda  eksiklerimiz de yok değil.Örnek vermek gerekirse ; telaffuz (pronunciation) sorunu yaşayan, birçok dilci olduğu gerçeği!! Ama bunların asıl sebebi kendimizi geliştirmemek ve aktif olarak kullanmayı gerekli görmemek olduğunu gözlemledim bunca zaman içerisinde.Bu sebeple şahsi fikrimdir ki;  ismi olan bir ingilizce kursuna gitmektense öğretmenlerinin aslen nereli olduğu ve aksanları  nın nasıl olduğu konusu  kurs seçmede öncelik sebebi  olmalıdır. Çünkü ;O kadar çoooookk doğru bildiğimiz yanlış kelime kullanımları,(telaffuzlar ) var ki inanın öğrendikçe farkına varabiliyorsunuz bu durumun ."Biz senelerce bunu böyle öğrendik ama " serzenişlerini bir kenara atıyorum  asıl mesele senelerce öğrendiğini sandığın doğruları değiştirmek için harcadığın çaba yani emeğin aslında sıfırdan öğrenmekten daha zor olduğunu gördüğünüzde afalladığınızı işte o zaman anlıyorsunuz ki ben henüz bu yazımı yazarken A2 seviyesine geçmiş birisi olarak 2.5 ayda bunları farkedebildiysem gerisini sizler düşünün diyorum ve paylaşımlarımla sizi başbaşa bırakıyorum. Umuyorum faydalı olabilirim.






 Sıklık Zarfları ( adverbs of frequency

Sub + adv of frequency + verb +obj


  1. Simple Present Tense ile kullanılır.
  2. Sıklık zarfları eğer  cümlede "to be" (am,is,are) yok ise muhakkak fiil'den önce gelir
  3. Sıklık zarfları eğer cümlede "to be" (am,is,are) var ise muhakkak "am,is,are 'dan sonra gelir.
  4. Sıklık zarfları eğer cümlede "modal " fiiller var ise  " will,can,may vs." dan sonra gelir.
  5. Sıklık zarfından sonra gelen fiiller fiilin sade yani yalın hali şeklinde olur. Fiile herhangi bir etkisi bulunmaz.
  • Always                                              Daima /Her zaman
  • Almost Always                                 Neredeyse her zaman
  • Usually / Generally                          Genellikle 
  • Often / Frequently                            Sık sık / Sıklıkla
  • Sometimes / Occasianally                Bazen
  • Rarely / Seldom                               Nadiren
  • Hardly ever                                      Neredeyse hiç
  • Almost never                                   Neredeyse hiç
  • Never                                               Hiç

19 Mart 2019 Salı

DİN VE TOPLUM 4. ÜNİTE


DİNİN TOPLUM VE DİĞER KURUMLARLA İLİŞKİSİ


👉 Dini "korku" ile tanımlayan kişi 👴 D.Hume'dur.

👉 Din,insanın kendi sınırlığınını ideal bir varlıkla karşılama eğiliminden doğan bir "projeksiyon" sistemi diyen kişi  👴 Feuerbach'dir.

👉 Ona göre; Dinin kaynağı bizzat toplumun kendisidir diyen kişi 👴 E.Durkheim'dir.

👉 Dini ekonomiye bağlayan ve onu ""teselli aracı" olarak gören kişi 👴 Marx'dır.

** Batı'da Din "Religio " (bağlanma-korkma) kökünden 

** Arapça'da ise ;(yargı,yol,ödev,borç ) anlamlarına denk gelir.

👉 İnsanların Tanrıları kendilerine benzettiklerini söyleyen kişi 👴 Xenophanes 'dir.

👉 Öncekilerin aksine toplumların din tarafından geliştirildiklerini ileri sürenler 
  • F.de Coulanges
  • B.Kidd    'dir.
Dinlerin Sınıflandırılması
  1. ilkel-gelişmiş
  2. evrensel-ulusal
  3. beşeri-ilahi
*** Toplumsal şartların ürünü olan dinler;hem ortaya çıkışları hem de gelişmeleri bakımından,mevcut toplumsal ihtiyaç ve şartlara dayanır ve başka toplumlara aktarılamazlar.!

Değer:Bir yargı,olgu veya davranışı değerlendirmeye,yerini ve önemini belirtmeye yarayan ölçüttür.

Ahlak:Değer yüklenmiş eylem demektir.

Aşkınlık: Normların kişisel ve yer yer toplumsal sınırları aşabilmesini sağlar.(Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma)
                                                                                                                                 **anestek
Normlar: Toplumsal yazılı olmayan kurallardır. Yazılı kurallar ise "hukuk" tur.
  • İslam hukuku (fıkıh)
  • Hristiyan hukuku (credo)
  • Yahudi hukuku (talmut)
Kurumun Özellikleri :
  1. Belli bir amaca yönelik olması
  2. Süreklilik kazanmış olması
  3. Eşgüdümlenmiş,örgütlenmiş olması
  4. Göreceli bağımsızlığa sahip olması
  5. Zorunlu olarak değer yüklü toplumsal oluşum olması 
Grup:Belli bir amac çevresinde toplanmış,üyelerinin karşılıklı ilişkileri sonucu ortaya çıkmış,çok işlevli somut bir olgudur.

Örgüt: Bir grubun belli bir kategorisiyle ilgili rollerin yönetmelik,tesis,teknik vb gibi maddi bir dayanağa bağlı olarak düzenlenmesidir.

** Gruptan farklı olarak  örgüt tek işlevlidir ve belli bir maddi dayanağa dayanır.

Kurumların İşlevleri:
  1. Kişilerin sosyal davranışlarını kolaylaştırmasıdır.Yani kişiler birşey yapacakları zaman toplumda hazır bulurlar belli bir rol ve ilişkileri kurumlardan öğrenirler.
  2. Süreklilik,sağlamlık,dayanıklılık,insan davranışlarını istikrarlı ve uyumlu hale getiren kurumlar sayesinde sağlanır.
  3. Davranışları kontrol etme yönelimleridir.
Genel Olarak Aile Ve Din:

Aile:İnsan türünün devamını sağlayan,toplumsallaşma sürecinin ilk ortaya çıktığı,karşılıklı ilişkilerin belli kurallara bağlandığı,maddi ve manevi zenginlikleri kuşaktan kuşağa aktaran,biyolojik,psikolojik,ekonomik,sosyal,hukuksal yönleri bulunan toplumsal bir birimdir.



** Dinin,Aile ile ilgili ilişkisinin en kontak noktası "Kontrol ve Denetleme"dir.

Toplumsal şartların ürünü olan dinlerde aile ve din;

Aile reisi,atalar ruhu,evin belli köşeleri kutsaldır

Tanrı'nın yerini - baba
Aşkın ibadetlerin yerini -ata kültü almış durumdadır.

 ! Bu toplumlarda,aile-dinden daha güçlüdür.Hangisinin hangisini etkilediğini belirlemek zordur.

Yüksek tipli dinlerde aile ve din;                                                                          **anestek

  • Kutsal olmayan bir oluşumdu
  •  Karşılıklı birbirlerini etkilerler.
  • Aileyi etkileyerek yeni baştan şekillendiren bir Din anlayışı hakimdir.
  • Geniş aile din ile daha uyumlu olduğu düşünülmüştür. (birlik sağlayıcılıgından dolayı)
Genel Olarak Ekonomi Ve Din:

Ekonomi:İnsan ihtiyaçlarının üretim,tüketim ve dağıtımını ihtiva ettiği kadar "tutum"u da ifade eder.

! Dinin,Ekonomik anlamda en önemli etkisi "Tutum Ahlakı" oluşturmasıdır (Weber)

Allah için çok çalışma ve israf etmeme (Protestanlık/Weber )
  • Kalvinizm'in (Zahitlik)
  • Lutherizm'in (Meslek ahlakı) 
  • İslam'da ise; (İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır ayeti ve Hiç ölmeyecek gibi dünya,hemen yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi )  gibi kavram ve olgular tutum ahlakına örnek teşkil eden durumlardır.
Genel Olarak Siyaset Ve Din:

Siyaset:Arapça kökenli bir kelimedir.
  • eğitmek
  • yetiştirmek
  • düzenlemek  anlamlarına gelir.
** Kamu düzenini sağlama ve genel yönetimi gerçekleştirme görevini yerine getiren bir temel kurumdur.

 **  Modern siyaset sosyolojisinin kurucusu sayılan Weber'e göre iktidarın en önemli özelliği "Meşruiyet"idir.

 ! Dinin,Siyaseti ilişkiye getiren en önemli noktası;
  1. Düzen
  2. İstikrar sağlama'dır.
Genel Olarak Eğitim Ve Din:                                                                               **anestek

Eğitim: 
  • Gayrı resmi olarak - evde
  • Genel kültür olarak -çevrede
  • Resmi olarak da -toplumun karışık eğitimsel düzenlemelerinde gerçekleştirilen sistemli bir sosyalizasyon sürecidir.
Eğitim Olgusunun Üç Temel Özeliiliği;
  1. Eğiten ve eğiten ayrımı
  2. Planlı ve bilinçli olması
  3. Toplumsal oluşu...

16 Mart 2019 Cumartesi

DİN VE TOPLUM 3.ÜNİTE


FEODALİZMDEN KAPİTALİZME DİNİN EKONOMİK İŞLEVİ





Feodalizmin Doğuşuna Yol Açan Nedenler
  1. Roma İmp.yıkılması
  2. Kavimler Göçü diye bilinen,barbar cermen kabilelerinin Batı'yı istila etmesinin yarattığı karmaşadır.
👉 Feodalizm,daha çok kentli bölgeler dışında,tarımsal alanlarda kendini göstermiştir.
👉 Aynı zamanda "Ademimerkeziyetçilik" de feodalizmin yayılmasına zemin olmuştur.

Latifundium:Roma döneminde,daha çok Akdeniz civarında görülen ve köle emeğine dayalı çok büyük arazi parçalarıdır.
  • üzüm
  • zeytin
  • tahıl    gibi ürünler yetiştirilir.
Manoryalizm:Bu sistemde arazi üç parçaya ayrılır.
  1. "Demesne" denilen(sadece imtiyazlı sınıfa ait olan)
  2. Köylüler arazinin belirli miktarını imtiyazlıya veriyor ve kendi geçimleri için işlettikleri
  3. Serbest arazi (köylüler serbestçe kullanabiliyor)
Feodal Toplumun Özellikleri:
  1. Toprağa dayalı bir örgütlenmenin hiyerarşisini belirleyen kurallar,haklar ve yükümlülüklerle alakalıdır
  2. İdarenin "ademimerkeziyet"çileşmesinin neticesinde ortaya çıkan hukuksal ve yönetime dayalı niteliklerden ziyade bu ilişkiler ağından geçerli olan toplumsal ve ekonomik niteliklere ağırlık vermesidir
  3. Orta çağlar da ortaya çıktığı ifade edilen bu "ademimerkeziyetçi"liği kendi içinde bütünleşmiş bir yapı olarak inşa eden anlayış
👉 Feodal kelimesi ilk olarak Fransızca'da kullanılmıştır.
👉 Feodalizm kavramı bir "tarihyazımı sorunu" olarak ortaya çıkmıştır.(19.yy)

Marc Bloch:
  • Tarihçidir
  • Feodal toplumsal yapıyı ortaya koyduğu eseri ( Feodal Toplum) kitabı vardır.
  • Annales Tarih Okulu'un kurucusudur.
  • Koruyan-korunan'a dayanan ilkesi vardır.                                                        *anestek
İmparator Constantine:
  • Hristiyanlığı kabul eden ilk imparatordur.
  • Roma'yı yönetmiştir (306-337)
  • İstanbul'u kurmuştur.
Pagan:Latince'de "kırsal" manasına gelen bir kelimeden türemiştir.Yerel halkların tek tanrılı olmayan ve kültlere dayalı inançlarına verilen addır. Putperestliğe benzer.

Aziz Paulus:
  • Aslen Yahudi'dir
  • (Paulus'un Mektupları )Hristiyan teolojisinin ana kaynakları olduğundan Hristiyanlığın kurucusu kabul edilir.
👉 Paulus'un düşüncelerine karşı çıkan ➡️ Ariuscular ve Donatiler vardır.
👉 Teslis inancını kabul etmeyenler  Ariuscular'dır.
👉 Sadece günahsız olanların kiliseye kabul edilmesi gerektiğini,ayini yerine getiren papazlarında aynı şekilde günahsız olmaları gerektiğini ileri sürenler Donatiler'dir.

** Hristiyanlığı Roma İmp.resmi dini yapan 1.Theodius 'dur.

Kırsal Kesimlerin Hristiyanlaştırılması
  1. Feodal yöneticilerle girdikleri ilişkilerde  onları bir anlamda kutsamaları
  2. Manastır'lar (fief)   Aziz Benedict ile özdeşleşmiştir.
Modernlik ve Din
👉 Modern kelimesinin ilk hususi anlam kazandığı dönem 5.yy kadar gider.Roma İmp.iki ayrı dönemini biribirinden ayırmak için kullanmıştır.
  • Bu dönemin ilki ,pagan olan Roma
  • İkincisi Hristiyanlığı kabul eden Roma
Resmi dini Hristiyanlık olan Roma,geçmişle arasına set çekmek için o döneme "modernus" demiştir.

** Tektanrılı dinler arasında sadece "Hristiyanlık" kurucu merkezi dışında merkez edinmiştir.Bu yüzden de sürekli oluşum halinde  bir din olmuş,kendisini her koşula adapte edebilmiştir.



Akıl ve Akılcılık                                                                                **anestek
                                                                                                   
Akılcılaşma:Toplumun ve bireyin kendisini ,kendisini aşan birtakım öğreti,inanç,mit ya da efsanelerden arındırarak tamamen kendisinin sınırları dahilinde tanıması ve tanımlamasıdır.İnsan aklının bilebileceği sınırların dahilinde kalınarak toplumun ve bireyin hareket etmesinin sağlanmasıdır.

Aydınlanma: 18.yy' da Batı düşünürlerin toplumu düzenlemek ve bilginin gelişimini sağlamak amacıyla oluşturdukları kültürel bir hareket.

👉 Weber ; yalnızca bilimin ,sanatın,hukukun  Batı'da ortaya çıktığını söylüyor. Ona göre Akılcılaşma
  1. Dünyanın büyülerden arınmasının gerektiği
  2. Toplumsallaşmanın ürettiği değerler ile bireyin kendisi için belirlediği değerler arasında bir uyuşmazlığın ortaya çıkmasına yol açmasıdır
👉 Toplumsallaşmanın ürettiği değerleri geri dönüşü olmayan bir süreç olarak tanımladığı için "Demir Kafes" kavramını kullanan kişi  Weber'dir.(Yani arzular,sevgiler,tutkular baskı altında oluyor)

Protestan Ahlakı Ve Dinin Ekonomik İşlevleri

Kalvinizm ve Beş İlkesi
  1. Mulak bir Tanrı vardır.
  2. Her bireyin kurtuluşu  ve helakı Tanrı tarafından önceden belirlenmiştir.Kişinin çabaları bu kaderi değiştiremez.
  3. Tanrı Dünya'yı kendi şanı için yaratmıştır.
  4. İster kurtuluşa ersin isterse helaka uğramış olsun kişinin dünyadaki ödevi,Tanrı'nın şanını yüceltecek işler yapmaktır.
  5. İnsan için kurtuluş ancak Tanrı'nın merhametiyle mümkündür.
👉 Kalvinizm'de Katolik'lerden farklı olarak "prüten" bir anlayış hakimdir. 

Prüten Ahlak,İslam Ve Diğer Dinler

Prüten :Mükafatın ve cezanın bu dünya'da kişinin çalışması karşılığı verileceğine dayanan anlayış (Ödev ahlakı- Weber )

👉 Püriten Ahlak aynı zamanda Kapitalizm'in gelişmesini sağlamıştır.

Weber Prüten ahlakın İslam'da ve başka dinlerde neden gelişmediğini araştırmış sonuç olarak 
  1. İslam,Dünya'yı bir çile yeri olarak görmekten çok dünyanın nimetlerinden olabildiğince istifade etmeyi meşru gören bir din olarak değerlendirir
  2. İslam'ın askeri fetihlere dayalı yayılması ve patrimonyal bir düzende faal olan tüccar sınıfının sermaye birikimini gerçekleştirecek akılcı  bir örgütlenmeden yoksun olması olarak görmüştür.
Weber'e göre İslam konusunda "Yokluklar " dizisi hakimdir.                          **anestek
  • Sivil toplum yokluğu
  • Sermaye birikim yokluğu
  • Ticari burjuvazi için kent yokluğu
  • Hukuk yokluğu
Asya Tipi  Üretim Tarzı (ATÜT)

Marksist düşüncede Modern öncesi dönemde merkezi idarenin güçlü olduğu Osmanlı İmp.ya da Hindistan gibi yerlerde,toprak mülkiyetinin imtiyazlı kimselerin ya da teşekküllerinin değil,devletin elinde olması neticesinde ortaya çıkan üretim tarzıdır.Yani bu uygulama Doğu toplumlarında Kapitalizm gelişmesini engellemiştir.

Werner Sombart:

Kapitalizm ve Protestanlık arasındaki açıklaması Weber'den tamamen farklıdır. Ona göre;Kapitalizmin ,şövalye ahlakının toplamda yol açtığı yozlaşma ve lüxe düşkünlüğünü karşılamak için üretime teşvik edilmiştir der.Ayrıca;Ekonomik akılcılığın daha önceden Yahudi'lerdede var olduğun böylece Yahudilik ile Protestanlık arasında ilişki olduğunu söyler.